14 Temmuz 2016 Perşembe

Genç Werther'in Acıları

Aydın kesimin birçok özellliğini bünyesinde barındıran, kalabalık şehirden kaçıp Walheim'a yerleşmiş ve bu süre zarfında yaşadığı tüm duyguları mektupları ile Wilhelm'e aktarmış genç ressam Werther'in hikayesine, mektup arkadaşı Wilhelm'in bir araya topladığı mektuplar ve bazı notlar aracılığı ile dahil oluyoruz. Yazıldığı dönemi de dikkate alarak kitabın anlatımına ağdalı ve abartılı diyemeyeceğim zira 1774 senesinde ilk baskısı yayımlanmış ve ardından edebiyat dünyasına büyük bir yankı getirmiş. Sıradan aşk hikayelerinde olduğu gibi burada da başkasına aidiyetten doğan imkansızlık var. Ama Werther'in bunları ifade edişi, yaptığı benzetmeler ve aşama aşama kaydettiği ruhsal çöküntüsüyle yaşadığı acıları mektuplarına aktarışı sanırım konuyu sıradanlıktan uzak tutuyor. Werther'in, Albert ile nişanlı, sonrasında evli olan Lotte'ye olan aşkı ve imkansızlığını bilmesine rağmen ona olan bağlılığı Lotte'nin de ifade ettiği gibi üzülmeye olan meyli yüzünden gibi geldi bana. "Sizin için üzülmekten başka bir şey yapmayan bir insana duyduğunuz üzücü bağlılığa bir son verin. Kendi kendinizi kandırdığınızı, bilerek kendinizi mahvettiğinizi anlamıyor musunuz? Niçin ben Werther? İlle de ben, niçin başkasına ait olan ben? Korkarım bu arzuyu sizin için bu kadar cazip kılan şey bana sahip olmanızın olanaksızlığıdır." demişti Lotte. Kitabın başından beri bu konuşmaya ve Werther ile Lotte'nin yaşadıkları yakınlaşmaya dek ben de aynı şeyi düşündüm ve Werther'in abartılı aşkını tamamen sanatçı ruhlu ve duygusal oluşuna bağladım.

Werther ile Goethe'nin yaşamını bağdaştırmamız mümkünmüş, zira Werther'in düşünceleri ve yaşamında otobiyografik izler varmış. Bir yerde okuduğuma göre Goethe kendisi intihar etmeye cesaret edemeyip bunu Werther aracılığı ile yapmış. Ve ve ve cidden kitaptaki anlatım tarzı ve abartılılığın kaynağı olan şey de Goethe'nin Genç Werther'in Acıları'nı "coşumculuk" denen akım ile yazmış olması olabilir.
Roman yayınlandıktan sonra Werther salgını adı altında dönem gençlerinin Werther gibi giyinip kuşanmasına ve peş peşe intiharlara sebep olmuş. Yandaki görsel ise 1997 yılında Seattle Opera'da oynanan oyundan.

Şu anki düşünce yapımla bundan yüzlerce yıl evvel yazılmış kitapları okumak ve o döneme göre düşünmek benim için çok zor, muhtemelen bu nedenle klasik okumaktan hep kaçınıyorum. Werther benim için klasik kitaplara bakış açımı değiştirmeme neden olan kitaplardan biri oldu diyebilirim.
“İnsan doğası, diye sürdürdüm konuşmamı. Sınırlı: sevinç, üzüntü, acıya belli bir dereceye kadar katlanabiliyor ve bunun üstüne çıkınca mahvoluyor. Burada sorun birinin zayıf ya da güçlü olması değil. İster psikolojik ister fiziksel olsun, duyduğu üzüntünün miktarına tahammül edebilmesi ya da edememesi. Bana göre, yüksek ateşten ölen birine korkak demek ne kadar uygunsuzsa yaşamına son veren biri korkaktır demek de o kadar tuhaf.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder