Amerika Meydanı, en iyi kurgu dalında İris Ödülü'nü almış bir Yunan filmi. Kızıyla beraber Atina'yı ülkelerindeki savaştan Avrupa'ya kaçmak için bir durak olarak kullanma amacında olan bir Suriyeli baba, bir dövmeci ve başka milletlerden sürüyle insanın ülkesindeki sosyoekonomik dengeyi bozduğunu düşünen ve bu sorunu kişiselleştiren ırkçı bir Yunan milliyetçisi gibi birbirinden farklı birçok insanın hayatlarını tek bir noktada kesiştiren bu filmde, kurgunun zorlama karmaşıklığının rağmen, seyirciye aktarılışındaki basitlikten hoşlandım.
Eminim ki (daha doğrusu umuyorum ki) salondaki birçok kişinin kendini sorgulamasına, özellikle Türkiye gibi bir ülkede, yaygın ayrımcılık ve mültecilere bakış açısını değiştirmeleri için bir adım atmalarına neden olmuştur Amerika Meydanı. Dün seyretmeye tahammül dahi edemediğim Manifesto filminden sonra ilaç gibi geldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder