Film Festivali'nin sonuna geldik ve ben harika bir filmle kapanışı yaptım. Festival kapsamında altı film seyretme şansım oldu ve bunlardan dördü beni epey tatmin etti. Bugün ise kadrajımda Sofya En İyi Yönetmen Ödülü'nü almış Gürcü yapımı dram filmi "Benim Mutlu Ailem" var.
Gürcistan aslında bize pek de uzak bir kültür değil. Toplumsal yapıları, konuşmaları, aile bireyleri, hatta sokaklar ve evler bile tanıdık sanki. O yüzden filmi seyrederken içimizden birilerinin hayatına tanık oluyormuşum gibi hissettim ve iki saatin nasıl geçtiğini anlayamadım.
Manana 50'li yaşlarında ve yaşadığı hayattan pek de memnun olmayan bir edebiyat öğretmeni. Uzun zamandır aklında olan ama gerçekleştirmeye korktuğu planlarını, hayatını değiştirebilmek adına aldığı kararları insanların ne düşüneceğine aldırmadan, yaşının verdiği kararlılıkla hayata geçiriyor. Anne, babası, kocası ve çocuklarıyla birlikte yaşadığı evin karmaşasıdan, mecburiyetlerinden sıyrılırken ailesi ile bağlarını koparmamaya çalışan Manana'nın yepyeni hayatını, özgürlük bayrağını çekerek kuruşuna tanık oluyoruz. Hayattan biraz da olsa yalnız kalmaktan başka bir beklentisi olmayan bu güçlü kadına ufacık bir koltuk, saksıda yetişen domatesler ve sık sık yediği meyveli pastanın yettiğini görüyor ve biz acaba hayattan ne bekliyoruz diye sormadan edemiyoruz. Benim Mutlu Ailem, insanın kendini sorgulaması için de, tanıdık birkaç hayata tanık olabilmek için de izlenesi bir film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder