Aynı zamanda filmde başrolü paylaşan yönetmen Abel ve Gordon ikilisi bize kısa bir Paris turu yaptırıyor hatta Eyfel'in tepesine bile çıkıyoruz onlarla, Seine Nehri'nde vapura biniyoruz ve Paris'te yaşlı, biraz da deli halasını aramakta olan Fiona ile evsiz Dom'un hayatlarına bu şekilde tanık oluyoruz. Fiona'nın başına gelen her şeyi kabullenerek Martha'yı aramaya devam etmesi ve umudunu asla yitirmemesi gerçekçi ama bir o kadar da hüzünlüydü.Hayatın bize neler getireceğini asla bilemeyiz, bazen kaybettiğimiz şeyler bir şekilde bize yenilikler getirir, bambaşka insanlar buldurur. Belki de Fiona için, Dom öyledir. Sahneler öyle kesip kartopostala koymalıktı ki simetrisiyle ve renkleriyle biraz Wesley Anderson tadı aldım. Belki de o yüzden çok ısınmışımdır diyorum. Uzun zamandır kahkahalarla güldüğüm bir film seyretmemiştim. Festivallerde yakalarsanız bu hıphızlı ilerleyen filmi kaçırmayın derim.
6 Nisan 2017 Perşembe
İKSV Film Festivali '17 "Paris Büyüsü"
Aynı zamanda filmde başrolü paylaşan yönetmen Abel ve Gordon ikilisi bize kısa bir Paris turu yaptırıyor hatta Eyfel'in tepesine bile çıkıyoruz onlarla, Seine Nehri'nde vapura biniyoruz ve Paris'te yaşlı, biraz da deli halasını aramakta olan Fiona ile evsiz Dom'un hayatlarına bu şekilde tanık oluyoruz. Fiona'nın başına gelen her şeyi kabullenerek Martha'yı aramaya devam etmesi ve umudunu asla yitirmemesi gerçekçi ama bir o kadar da hüzünlüydü.Hayatın bize neler getireceğini asla bilemeyiz, bazen kaybettiğimiz şeyler bir şekilde bize yenilikler getirir, bambaşka insanlar buldurur. Belki de Fiona için, Dom öyledir. Sahneler öyle kesip kartopostala koymalıktı ki simetrisiyle ve renkleriyle biraz Wesley Anderson tadı aldım. Belki de o yüzden çok ısınmışımdır diyorum. Uzun zamandır kahkahalarla güldüğüm bir film seyretmemiştim. Festivallerde yakalarsanız bu hıphızlı ilerleyen filmi kaçırmayın derim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder